🐴 Diyanet Insan Kaynakları Kurum Dışı

İnsan kaynakları nedir ve nasıl ortaya çıktı? Endüstri 4.0 çağında bile istisnasız tüm şirketlerin en değerli kaynağı; insan. Bazı meslekler ölürken aynı hızda yeni yeteneklere ihtiyaç duyan meslekler doğuyor, kurumlarsa doğru yeteceği bünyesine katmak ve beraber çalışabilmek için birbirlerine ile yarışıyor. Peki, insan her zaman bu kadar değerli bir "kaynak Diyanet'ten "Umrecilere ateş düşürücü ilaç verildiği" iddialarına ilişkin açıklama Bir siyasi partinin yöneticisinin, 2 Nisan 2020 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde düzenlediği basın toplantısında Başkanlığımızın organizasyonuyla umreye giden vatandaşlarımızla ilgili dile getirdiği iddialar hususunda Diyanetİşleri Başkanlığı İnsan Kaynakları Genel Müdürlüğü Personel Sistemleri Eğitim ve Sınavlar Daire Başkanlığı Üniversiteler Mah. Dumlupınar Blv. No:147/A 06800 Çankaya/ANKARA Telefon : (0312) 295 70 00 Faks : (0312) 285 85 72 e-posta : persis@diyanet.gov.tr İlgililere duyurulur. 8357/1-1 Diyanet'in siyasi olarak araçsallaştığı tartışmalarına, Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş'ın Ayasofya'da kürsüye kılıçla çıkmasıyla bir yenisi daha eklendi. 0503-2020 Perşembe. Hafız ve mevlithan İsmail Coşar ile eşi Sevim Coşar için uzun süre görev yaptığı Hafız İsmail Coşar vefat etti. DİYANET. 04-03-2020 Çarşamba. Ünlü hafız ve mevlithan İsmail Coşar ile eşi trafik kaza Kurum İçi Naklen (KKÖ, İ-H, M-K) Giriş Sınavı. DİYANET. 02-03-2020 Pazartesi. DönemDevlet Hizmeti Yükümlülüğü Kurası İlanı. 23 Haziran 2022 Yılı Haziran Dönemi İsteğe Bağlı İller Arası Yer Değiştirme Suretiyle Atanma Kurası. 23 Haziran 2022 TUS 1. Dönem Sonucu Bakanlık Adına Ataması Yapılanlar Hakkında Duyuru. 22 Haziran 105. PersonelGenel Müdürlüğü. Taşra Teşkilatı Kadrolarında Bazı Unvanlarda Görev Yapan Personelin 2022 Yılı İller Arası İsteğe Bağlı Yer Değiştirmelerine İlişkin Duyuru. 2022 Temmuz Sözleşmeli Öğretmenliğe Başvuru ve Atama Duyurusu. 20.000 SÖZLEŞMELİ ÖĞRETMEN ATAMA TAKVİMİ. 2022 Yılı Eğitim Müfettişlerinin Diyanet İşleri Başkanlığı "2020 Yılı Kurum İçi Naklen (KKÖ, İ-H, M-K) Giriş Sınavı"na ilişkin duyuru yayınladı. İnsan Kaynakları Genel Müdürlüğünce Başkanlığın resmî internet sitesinde paylaşılan duyuruda şu ifadelere yer verildi: 2020 Yılı Kurum İçi Naklen ( KKÖ, İ-H, M-K) Giriş Sınavı na ait G Kurum içi Analiz 1. İnsan Kaynakları Yetkinlik Analizi 2. Fiziksel Yapı 3. Mali Kaynak Analizi 4. PESTLE Analizi 5. GZFT (SWOT) Analizi GELECEĞE BAKIŞ MİSYON VİZYON TEMEL DEĞERLER STRATEJİK AMAÇLAR İnsankaynakları yönetiminde outsourcing uygulamasının arz ve talep boyutuyla ele alınması, insan kaynakları için yeni sayılabilecek bu uygulamaya bilimsel bir bakış sağlayacaktır. Uygulamanın etkin olup olmadığı, yaşanan problemler ve alınabilecek önlemlerin belirlenmesi, sağlıklı bir arz talep işleyişinin Diyanet İşleri Başkanlığı Sınav Yönetmeliği - Konsolide metin 1. Genel Şartlar: a) 657 sayılı Devlet Memurları Kanununun 48 inci maddesinin (A) bendindeki genel şartları taşımak, b) Diyanet İşleri Başkanlığı Atama ve Yer Değiştirme Yönetmeliğinin 5 inci maddesinin (b) bendinde belirtilen “Ortak Nitelik” şartını taşımak, 2. Özel Şartlar. a) Kur’an Kursu Öğreticiliği için. 1. PXUtD4S. 1953 Haber Kaynağı AA Erbaş, Konya'da bir otelde düzenlenen 8. Yurt Dışı Din Hizmetleri Konferansı'nın açılışında yaptığı konuşmada, 4 gün sürecek programda, İslam'ın ve Müslümanların karşı karşıya kaldığı meselelerin ele alınacağını söyledi. Etkinliği millet varlığı ve bütün Müslümanlar için önemli bulduğunu ifade eden Erbaş, "TİKA, Maarif Vakfı, Yunus Emre Enstitüsü gibi kuruluşların da toplantıya katılıyor olmasını önemsiyorum. Zira yurt dışı hizmetlerinde söz konusu kurum ve kuruluşlarla, bilgi ve tecrübe paylaşımı, ortak çalışma ve projeler gibi alanlarda dayanışma içerisinde olmak, çalışmalara ivme kazandıracak ve hizmetleri güçlü kılacaktır." diye konuştu. Erbaş, İslam’ın ilkelerinin hayata rehberlik ettiği dönemlerde yeryüzünün insani değerlerle buluştuğunu, hayata huzur ve güvenin egemen olduğunu vurguladı. "Müslümanların kurdukları medeniyetlerde nice güzel örnekler kayda geçmiştir" İslam'ın denge dini olduğunu ve dünyanın dengesini muhafaza etmek için gönderildiğini vurgulayan Erbaş, şöyle konuştu "Nitekim dünyayı karanlıklar içerisine gömen bir cahiliye dönemi, miladi yedinci asırda, vahyin aydınlığında asrı saadete dönüşmüş, bir asırlık bir zamanda Endülüs'ten Orta Asya'ya kadar büyük bir coğrafyada Müslümanlar insanlığı İslam'ın aydınlık yüzüyle tanıştırmışlardır. 7. asırdan 18. asra kadar Müslümanların kurdukları medeniyetlerde ve yaşadıkları coğrafyalarda adalet, barış ve birlikte yaşamaya dair nice güzel örnekler kayda geçmiştir. Ancak 18. yüzyıldan itibaren dünya sosyal, siyasal, ekonomik, kültürel ve benzeri açılardan köklü değişikliklere sahne olmuştur. Söz konusu kaotik süreçten ise en fazla Müslümanlar etkilenmiş, İslam coğrafyası savaşlar, işgaller, şiddet ve yoksulluk altında zor ve sıkıntılı süreçlere mahkum edilmiştir." Erbaş, etnik kimlikler, mezhep, meşrep ve ideoloji farklılıkları üzerinden İslam coğrafyasının fitne, tefrika ve anarşinin kucağına itildiğini belirterek, şöyle devam etti "Bir yandan terör ve şiddet, diğer yandan fakirlik ve cehalet Müslüman dünyanın büyük çoğunluğunu etkileyen temel sorunlar olmaya devam etmektedir. Bu bağlamda, son iki asrın ontolojik panoraması içinde İslam'ın ve Müslümanların içinden geçtiği süreçleri de iyi anlamak durumundayız. Son asır boyunca, Orta Asya, Balkanlar ve Kafkaslar'da Müslümanlar farklı süreçler yaşadılar ve bugün her coğrafyanın kendine özgü dinamikleri ve sorun alanları söz konusudur. Bu bölgelerde farklı saikler ve çalışmalarla İslam'ın merhamet ahlakını ve kuşatıcı dünyasını öteleyen kaba, dışlayıcı ve marjinal bir Müslümanlık anlayışının zemin bulmaya çalışması dikkat çekmektedir. Ancak söz konusu coğrafyaya İslam'ın medeniyetler kuran aydınlık yüzünü götürdüğümüzde büyük bir teveccühün olduğu da umut verici bir tablo olarak göz önünde bulundurulması gerekir." Müslüman toplulukların en temel ihtiyacının dünyadaki gelişmeleri doğru okuyabilmek olduğunun altını çizen Erbaş, "İslam'ı sağlıklı anlayabilme, imkan ve dinamikleriyle varlıklarını güçlendirme noktasında rehberlik ihtiyacı olduğu kanaatindeyim. Dolayısıyla, söz konusu topluluklara katkımızı özellikle, dünyadaki gelişmeleri doğru anlama ve doğru yorumlama, İslam'ın evrensel ilkelerini ve medeniyet kurucu dinamiklerini sahiplenme, dinamikleriyle geleceklerini tayin etme noktasında rehberlik etmeye yoğunlaşmamız gerektiğini düşünüyorum." ifadelerini kullandı. "İslamofobi, insan hakları sorunudur" Erbaş, küresel ölçekte bütün Müslümanları ilgilendiren bazı problemlerin varlığına dikkati çekerek, şunları kaydetti "İslamofobi yani İslam karşıtlığının İslam düşmanlığına dönüşerek fiili bir boyut kazanmaya, küresel bir meydan okumaya başladığını görüyor ve yaşıyoruz. Açıkça ifade etmek gerekir ki bir İslam düşmanlığı projesi olan İslamofobi, ardında kirli çıkar ilişkileri ve ırkçılık barındıran ciddi bir insan hakları sorunudur. İslam'ı; şiddet ve terörü besleyen bir ideolojiden ibaret göstererek, bunu suni bir korku ile dünya kamuoyunda yaymak için çalışan hain ve karanlık bir projedir. Birçok Avrupa ülkesinde siyasi partilerin oy almak için İslamofobi'ye dayalı propagandalar üzerinden seçim kampanyaları yürüttükleri ve terör örgütlerinin karanlık yüzüyle aydınlık bir dini bağdaştırmaya çalıştıkları da dikkat çekmektedir. Dolayısıyla İslamofobi'yle mücadele konusunda Müslümanların alternatif söylemlerini, çalışma planlarını oluşturmaları, İslamofobi endüstrisinin kirli yüzünü ifşa etmeleri ve bütün dünyada yaygınlaştırmaları gerekmektedir." "Yaratılışa aykırı bir sapkınlıktır" Erbaş, konuşmasını şöyle sürdürdü "Ailemiz, gençlerimiz ve geleceğimiz söz konusu olduğunda, burada şunu da ifade etmeden geçemeyeceğim. Dünyanın çeşitli yerlerinde şimdi ülkemizde de yavaş olmaya başladı, zaman zaman bazı kavramlar, organizasyonlar, 'cinsiyet eşitliği' gibi sloganlar adı altında birtakım sapkınlıkların gündeme getirildiğini ve yaygara yapıldığını görmekteyiz. Aileyi tahrip eden, insani ve ahlaki değerleri hiçe sayan söz konusu propagandanın, özgürlük, onur gibi kavramlarla servis edilmesi bir algı operasyonu ve aldatmacadır. Anne olmayı devreden çıkaran bir kadın ve baba olmayı devreden çıkaran bir erkek tasavvuru, fıtrata, yaratılışa aykırı bir sapkınlıktır ve tarih boyunca bütün inançlar tarafından hem reddedilmiş hem de lanetlenmiştir. Yani annelik ve babalıktan vazgeçen cinslerin birbiriyle evlenmelerine varıncaya kadar ileri götürülen bu iş, bütün insanlığın meselesidir, sadece Müslümanların meselesi değil. Bu yüzden çocuklarımızı, gençlerimizi sapkın anlayışlara karşı eğitmek, bilinçlendirmek ve korumak hepimizin vazifesidir." Programa, Dışişleri Bakan Yardımcısı Yavuz Selim Kıran, Kamu Başdenetçisi Şeref Malkoç, Konya Valisi Cüneyit Orhan Toprak, Büyükşehir Belediye Başkanı Uğur İbrahim Altay, Diyanet İşleri Başkanlığı müşavir ve ateşeleri katıldı. Diyanet İşleri Başkanlığı taşra teşkilatında münhal bulunan kadrolara, Başkanlıkta farklı unvanlarda çalışan personel arasından kurum içi naklen atama yapmak üzere sözlü sınav yapacak. ​I- BAŞVURU ŞARTLARI A. GENEL ŞARTLAR 657 sayılı Devlet Memurları Kanununun 48 inci maddesinde belirtilen şartları taşımak, Diyanet İşleri Başkanlığı Atama ve Yer Değiştirme Yönetmeliğinin 5 inci maddesinin b bendinde belirtilen “Ortak Nitelik" şartını taşımak, Halen Başkanlığımız teşkilatında 657 sayılı Devlet Memurları Kanununun 4/A maddesine göre çalışıyor olmak, Memuriyette adaylığı kalkmış olmak, Başkanlığımızca 2017, 2018 ve 2019 yıllarında yapılan Mesleki Bilgiler Seviye Tespit Sınavının MBSTS herhangi birinden en az 50 elli puan almış olmak, Başvuru yapacağı unvanda halen çalışıyor olmamak ya da müktesebi bulunmamak. Adaylar sadece bir unvan ve bir grup için başvuru yapabileceklerdir. B. ÖZEL ŞARTLARI 1. Kur'an kursu öğreticisi için B1 GRUP-1 için şartlar ​İmam hatip lisesi veya üstü dini öğrenim mezunu olmak, Kur'an kursu öğreticiliği yapmaya mani bir engeli bulunmamak, Hafız olmak. B2 GRUP-2 için şartlar İmam hatip lisesi veya üstü dini öğrenim mezunu olmak, Kur'an kursu öğreticiliği yapmaya mani bir engeli bulunmamak, 2. İmam-hatip için İmam hatip lisesi veya üstü dini öğrenim mezunu olmak, İmam-hatiplik yapmaya mani bir engeli bulunmamak. ​ 3. Müezzin-kayyım için Lise veya dengi okul mezunu olmak, Müezzin-kayyımlık yapmaya mani bir engeli bulunmamak, Hafız olmak İmam hatip lisesi mezunları için bu şart aranmaz. Sınav şartlarına ilişkin bilgi ve belgelerin kontrolünde DİBBYS İKYS verileri dikkate alınacaktır. Başvuru sırasında adaylardan ayrıca bir belge talep edilmeyecektir. II- BAŞVURU ŞEKLİ, YERİ VE ZAMANI 1. Başvuru şartlarını taşıyanlardan Başkanlık merkezinde çalışanlar birimlerine, taşra teşkilatında çalışanlar ise il ve ilçe müftülükleri veya dini yüksek ihtisas/eğitim merkezi müdürlüklerine saat 0830 - saat 1630 tarihleri arasında başvuru için gerekli belgelerle birlikte şahsen başvuracaklardır. İstenen belgeleri getirmeleri halinde yurtdışındakiler ile askerlik görevini yapmakta olanların başvurularını, üçüncü şahıslar yaptırabilecektir 2. Başvurular ilgili birimlerdeki DİBBYS İKYS sorumluları tarafından Başkanlığımız DİBBYS programı üzerinden alınacaktır. 3. Bu duyuruda belirlenen esaslara uygun olmayan başvurular kabul edilmeyecektir. 4. Başvuru işlemlerinin hatasız, eksiksiz ve duyuruda belirtilen hususlara uygun olarak yapılmasından adayın kendisi sorumlu olacaktır. 5. Müracaatların sona ermesinden sonra adayın başvuru bilgilerinde hangi nedenle olursa olsun kesinlikle değişiklik yapılmayacaktır. 6. Bu duyuruda belirlenen esaslara uygun olmayan başvurular kabul edilmeyecektir. III- SINAVIN ŞEKLİ, KONULARI, YERİ ve ZAMANI 1. Sınav; sözlü olarak Ankara'da yapılacaktır. 2. Sınav tarihi başvuruların tamamlanmasından sonra yapılacak gerekli hazırlıkların ardından Başkanlığımız internet sitesinde ayrıca ilan edilecektir. 3. MBSTS puan sırasına göre ilan edilen kadro sayısının 3 üç katına kadar aday sözlü sınava çağrılacaktır. MBSTS puan sırasına göre çağrılacak son sıradaki adayın birden fazla olması halinde, puanı eşit olan adayların tamamı sözlü sınava çağrılacaktır. 4. Sınav konuları Kur'an kursu öğreticisi, imam-hatip ve müezzin-kayyım unvanları için; Kur'an-ı Kerim 70 puan, Dini bilgiler İtikat, ibadet, siyer ve ahlâk konuları 20 puan, Hitabet KKÖ ve İH için/Ezan ve ikamet MK için 10 puan. ​5. ​​Kur'an kursu öğreticisi, imam-hatip ve müezzin-kayyım unvanlarında sınava katılacaklarda Başkanlığımız web sayfasında yayımlanan Diyanet İşleri Başkanlığı Personel Yeterliklerinde belirtilen “Ortak Genel Kültür Yeterlikleri" ile her bir unvan için belirlenen temel ve özel yeterlikler esas alınacaktır. YETERLİKLERİ GÖRMEK İÇİN TIKLAYINIZ. 6. Sınav tarihi ve yeri başvuruların tamamlanmasından sonra yapılacak gerekli hazırlıkların ardından Başkanlığımız internet sitesinde ve aynı sitedeki İnsan Kaynakları Genel Müdürlüğü sayfasında ayrıca ilan edilecektir. 7. Adaylar sınava gelirken “Sınav Giriş Belgesi" ile birlikte kimlik belgelerinden birini Nüfus cüzdanı veya pasaport yanlarında bulunduracaklardır. 8. Sınava girmeye hak kazandığı halde ilan edilen sınav tarihlerinde sınava katılmayan adaylar sınav hakkını kaybetmiş sayılacaktır. Bu durumdaki adaylara ikinci bir sınav hakkı verilmeyecektir. IV- DEĞERLENDİRME ve BAŞARI SIRALAMASI Sınavda başarılı sayılabilmek için en az 70 puan almak gerekmektedir. Başarı sıralamasında öncelikle sınav puanı, eşitlik halinde sırasıyla MBSTS puanı, hizmet süresinin fazla olması ve doğum tarihinin önce olması dikkate alınacaktır. Başarılı olanlardan ilan edilen kadro sayısı kadarı asıl, diğerleri yedek olarak sıralanacaktır. V- SINAV SONUÇLARI ve İTİRAZ Sınav sonuçlarına ilişkin itirazlar sınavın sonuçlarının ilan edilmesinden itibaren 7 yedi gün içinde ıslak imzalı ve yazılı olarak Başkanlığımız İnsan Kaynakları Genel Müdürlüğü Personel Sistemleri Eğitim ve Sınavlar Daire Başkanlığına yapılacaktır. İtirazlar, en geç 15 on beş gün içinde incelenerek adaya bildirilecektir. Sınav sonuçlarının ilan edilmesinden itibaren 7 yedi gün içinde ıslak imzalı ve yazılı olarak Başkanlığımız İnsan Kaynakları Genel Müdürlüğüne ulaştırılmayan, kimlik numarası, adı, soyadı, imza ve adresi olmayan dilekçeler ile e-mail ve faksla yapılan itirazlar dikkate alınmayacaktır. VI- ATAMA İŞLEMLERİ Atamalar, başarılı olan adaylar arasından en yüksek puandan başlamak suretiyle başarı sırasına göre ilan edilen kadro sayısınca yapılacaktır. Kur'an kursu öğreticisi Grup I +Hafız için sınava girenlerden atanmaya hak kazanan adaylar, hafızlık eğitimi veren Kur'an kurslarına atanacaktır. Atamaya ilişkin diğer hususlar daha sonra ilan edilecektir. VII- DİĞER HUSUSLAR Adaylar; “Sınav Giriş Belgesi" alma ve sınav sonuç öğrenme işlemlerini adresi aracılığıyla gerçekleştireceklerdir. Sınav sürecinin her aşamasında başvuru için istenilen bilgiler ve gerekli görülen diğer hususlarla ilgili, Başkanlık adaydan belge talep edebilecektir. Sınav öncesi, sonrası ve yerleştirme sürecindeki işlemlerde gerçeğe aykırı belge verdiği ya da beyanda bulunduğu tespit edilen adayların başvuru ve sınavları geçersiz sayılacaktır. Sınav ve sonuçları ile ilgili Başkanlığımızın internet sitesinde ve aynı sitedeki İnsan Kaynakları Genel Müdürlüğü sayfasında yapılan tüm duyurular tebligat sayılacaktır. Adaylara ayrıca tebligat yapılmayacaktır. Sınavla ilgili iş ve işlemlerde faks ve e-mail ile işlem yapılmayacaktır. Adayların ıslak imzalı ve yazılı dilekçelerini Başkanlığımız İnsan Kaynakları Genel Müdürlüğü Personel Sistemleri Eğitim ve Sınavlar Daire Başkanlığına ulaştırmaları gerekmektedir. Bu duyuruda yer almayan hususlarla ilgili olarak 633 sayılı Diyanet İşleri Başkanlığı Kuruluş ve Görevleri Hakkında Kanun, Vaizlik, Kur'an Kursu Öğreticiliği, İmam-Hatiplik ve Müezzin-Kayyımlık Kadrolarına Atama ve Bu Kadroların Kariyer Basamaklarında Yükselme Yönetmeliği hükümleri geçerlidir. ​VIII-İLETİŞİM​ Sınav Duyurusu İçin TIKLAYINIZ >>> Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Ali Erbaş, CHP Grup Başkanvekili Özgür Özel'in Kur'an kurslarıyla ilgili sözlerine ilişkin, "Çocukların din eğitimini Orta Çağ zihniyetine benzetmek kabul edilebilir bir şey değil." İstanbul'da ulusal medya yöneticileriyle bir araya geldiği programda yaptığı konuşmada, bugün dünyanın, bilimin ve teknolojinin gelişmesine paralel olarak büyük değişim ve dönüşümlere de sahne olduğunu, iletişim ve etkileşim imkanlarının baş döndürücü bir hızla geliştiğini, bireysel ve sosyal imkanların hiç olmadığı kadar arttığını gelişmelere, imkan ve zenginliklere rağmen bugün dünya nüfusunun kahir ekseriyetinin açlık, yoksulluk, terör, savaş ve salgın hastalıkların girdabında varoluş mücadelesi verdiğine işaret eden Erbaş, "Bugün insanlık, bir tarafta israf, bencillik ve rehavet; diğer yanda açlık, yoksulluk, sefalet ve sosyal problemlerin kıskacında maalesef sıkışmış durumdadır. Terör, göç, salgın hastalık ve tüm dünyayı kuşatan adaletsizlikler sebebiyle insanlar, çaresizlik ve umutsuzluk girdabında zor ve karamsar bir hayata mahkum olmaktadır. Sosyal ilişkiler bakımından küresel ölçekte ve psikolojik boyutta ciddi kırılmaların zemini olan bu durum, maddi ve manevi bunalımların da temel etkenleri arasındadır." diye kuşatan söz konusu sosyal, siyasal, ekonomik ve çevresel sorunların arka planında "anlam ve değerler" ekseninde bir "ahlak ve medeniyet" krizi olduğunu ifade eden Erbaş, modern dönemin hayat tasavvurunda insanın manevi yönü ve varlığın aşkın boyutunun ihmal edildiğini, bunun sonucunda ahlaki değerler zemininde meydana gelen savrulmalarla birlikte insani erdemlerin muhafazasının daha da zorlaştığını belirtti. ''Müslüman toplumların inanç ve değer yargıları ciddi yaralar aldı''Erbaş, günümüzde dinin ve maneviyatın dışlandığını ve örselendiğini, Müslüman toplumların ise inanç ve değer yargılarının ciddi yaralar aldığını vurgulayarak, "Bunun kaçınılmaz bir sonucu olarak da İslam'ın temel kavramlarından adalet, merhamet, emanet, barış, itidal gibi değerlerin yerini büyük oranda kaos, kargaşa ve anlamsız çatışmaların aldığını görüyoruz. Söz konusu bütün bu krizler, ne yazık ki özellikle gençlerin akıl ve gönül dünyasını tahrip etmekte; toplumun huzurunu ve gelecek umudunu örselemektedir." ifadelerini varoluş, bilgi, gaye ve ahlak eksenindeki hakikatlerinin insanlara ulaştırılmasının önemine dikkati çeken Erbaş, şöyle devam etti"İnsanlığın düçar olduğu bunalımlar, ancak yeryüzüne huzur ve güvenlik vadeden İslam'ın evrensel değerleriyle sekinete erişebilecektir. Kur'an-ı Kerim'in muhtevasında bunu ortaya koyan, bu anlayışa davet eden pek çok ayet var, birisini paylaşmak isterim. 'Ey iman edenler, hepiniz silm'e giriniz.' buyuruyor Rabb'imiz. 'Silm' yani 'barış' demektir. İslam kelimesinin kökü de oraya dayanıyor. Bütün peygamberlerin de amacı zaten buydu. Gönderildikleri toplumları hep mutluluğa, huzura, barışa, iyiliğe davet etmek, kötülükten men etmek. Biz de diyoruz ki peygamberlerin varisleri olarak en önemli işimiz hayra çağırmak, iyiliği emretmek, kötülükten men etmek."Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş, bireyler ve toplumların tutum ve davranışlarının dinden etkilendiğini vurgulayarak, "Bu yüzden tarih boyunca din-toplum, din-siyaset ve din-devlet ilişkileri konusu, güncelliğini daima korumuştur. Korumaya da devam edecektir. Çünkü biz biliyoruz ki dünya üzerinde dinden tamamen soyutlanmış hiçbir toplum gelmemiş. Bazen dinden uzak gibi görülen toplumların da inandığı şeylerin olduğunu görüyoruz." dedi. Her ülke ve toplumun, kendi gerçeklikleri bağlamında birtakım yasal düzenlemelere gittiğini ve Türkiye'de de bu bağlamda Diyanet İşleri Başkanlığının kurulduğunu aktaran Erbaş, şunları kaydetti "Anayasamızda, Başkanlığımıza ait kanunda şöyle geçmektedir; 'Toplumu din konusunda aydınlatmak.' Tabii burada toplumun bir kesimini değil, her bir ferdini. Anayasamız, Diyanet İşleri Başkanlığına bu konuda yetki vermiş, toplumu din konusunda doğru bilgiyle aydınlatmak. Doğru bilginin kaynağı nedir? Kur'an-ı Kerim ve Peygamber Efendimizin sünnetidir. Bu doğru bilgiler ile toplumu aydınlatmak, hurafelerden, aşırılıklardan uzak... Diyanet İşleri Başkanlığı bu ilkesini hiçbir zaman kaybetmemiştir. Kurulduğu günden bugüne kadar başta din hizmetleri, eğitimi ve yayın faaliyetleri olmak üzere anayasal görevlerini, kanunla kendisine verilen görevleri en iyi şekilde yerine getirmeye çalışmıştır."''Başkanlığımız, İslam ülkelerine model teşkil edecek bir yapıya sahip''Erbaş, Diyanet'in bugün üstlendiği sorumluluğu, sadece ülke sınırları içinde değil, aynı zamanda vatandaş ve soydaşların yaşadığı ülkelerde de hassasiyetle yerine getirdiğini belirterek, "Bu haliyle Başkanlığımız, bir bakıma İslam ülkelerine model teşkil edecek bir yapıya sahiptir. Çeşitli ülkelere gidiyoruz. Görüşmelerimiz oluyor ve onlara Türkiye'deki din eğitimi ile diyanet hizmetlerimizi anlattığımızda hayranlıkla dinliyorlar. Diyanet İşleri Teşkilatımızı anlattığımızda her biri bu teşkilatın ne kadar düzenli, disiplinli ve toplumu din konusunda aydınlatma noktasında ne büyük bir imkan olduğunu anlamış oluyorlar." diye konuştu. Şu ana kadar 34 ili ziyaret ettiğini ve her ilde 2 gün kaldığını aktaran Erbaş, diyanet hizmetlerini en iyi şekilde ulaştırmak için üniversitesinden sivil toplum kuruluşlarına çok geniş çaplı müzakereler yaptıklarını, Doğu ve Güneydoğu'nun tamamını ziyaret ettiklerini kaydetti. "Diyanet, her türlü siyasi düşüncenin dışında bir kurumdur”Diyanet İşleri Başkanı Erbaş, Diyanet'in her türlü siyasi düşüncenin, ideolojinin ve gündelik tartışmaların dışında anayasal bir kurum olduğunun altını çizerek, konuşmasını şöyle sürdürdü"Bunun bir gereği olarak Başkanlığımız, devletimiz ve milletimizin bekası, insanımızın huzur ve selameti için toplumun bütün katmanlarını kuşatıcı bir anlayışla hakikati dillendirmeye ve bu minvalde hizmet üretmeye devam edecektir. Başkanlığımızın bütün bu hassasiyetlerine rağmen, bazı kesimlerce zaman zaman kurumumuz ve mensuplarımızla ilgili olumsuz algı oluşturulmaya çalışıldığına şahit oluyoruz. Bu, bugüne ait bir durum da değildir. Ne yazık ki son asır boyunca medyada en fazla gündeme gelen konulardan biri de din ve diyanet ile ilgili konulardır. Maalesef bu da çok düzensiz şekilde, gelişigüzel, yalan-yanlış bilgilerle, çoğu zaman sığ bir ideolojik düzlemde ve ön yargıyla yapılmaktadır. Bu durum, yeni nesillerin bilincinde onarılmaz yaralar açmakta; din-değer ve medeniyet algısını tahrip etmektedir. Doğru olmayan bir bilgiyi yaygınlaştırdığınız zaman gençler, yeni nesiller onu doğru zannediyor ve oradan bir ön yargı oluşuyor zihninde. Dolayısıyla bu hedeflenen kurumu değil sadece, o kurumla ilgili belki milyonları etkiliyor." Erbaş, bu bağlamda basın ve medya yöneticilerinin varlığının hayati öneme sahip olduğunu, zira toplumsal birlik-beraberlik ve huzurun sürdürülebilir olması konusunda doğru bilgi ve doğru haberin önemli bir yeri olduğunu ve gittikçe de öneminin arttığını belirtti. "Din ve diyanetle alakalı haberler konusunda daha hassas davranılmalı"Bilgi kirliliği ve gerçeği yansıtmayan haberin oluşturduğu algının insanlar arasında zihinsel bölünmelere ve sosyal kopmalara sebebiyet verdiğine dikkati çeken Erbaş, "Bu durum, aynı zamanda bir güven sorununu da beraberinde getirmektedir. Dolayısıyla din konusunda oluşturulan yanlış bilgiler üzerinden toplumumuzu ayrıştırmaya yönelik faaliyetlere ve dinin asli yapısını perdeleyen söylemlere karşı uyanık olmak mecburiyetindeyiz." dedi. Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş, din ve diyanetle alakalı haberler konusunda daha hassas davranılması gerektiğini vurgulayarak, "Medya gruplarımızın bu alanda istihdam ettikleri editörlerin ve muhabirlerin özel bir eğitime tabi tutulmasının gerektiğine inanıyorum. Din-diyanet alanında haber ve yorum yapan kimselerin hiç olmazsa asgari düzeyde dini literatüre hakim olması büyük önem arz etmektedir. Bu hususta kurum olarak her türlü desteğe, iletişime ve bilgi paylaşımına açık ve hazır olduğumuzu özellikle bilmenizi isterim." diye konuştu. ''Milletimiz büyük tepki gösterdi, biz de tepkimizi çeşitli vesilelerle gösterdik''Erbaş, konuşmasının ardından bir gazetecinin, CHP Grup Başkanvekili Özgür Özel'in, Diyanet İşleri Başkanlığının okul öncesi Kur'an kurslarıyla ilgili sözlerini hatırlatması üzerine, şunları söyledi"Siyasi kişiler zaman zaman kendi anlayışları doğrultusunda konuşmalar yapıyorlar. Bu konuşmayı da ben öyle değerlendiriyorum. Talihsiz bir konuşma olmuştur. Orta Çağ'a benzetilmiştir. Orta Çağ karanlığı, hemen arkasından ya da zihniyeti gelir ki bu, İslam medeniyeti ile alakalı bir Orta Çağ zihniyeti değildir. Tamamen Batı'nın bir tanımlamasıdır. Batı kendisini adeta Orta Çağ zihniyeti olarak... O dönemde İslam dünyasında ilmi gelişmeler zirveye tırmanırken, Batı'da büyük bir Orta Çağ karanlığı yaşanıyordu. Dolayısıyla çocukların din eğitimini Orta Çağ zihniyetine benzetmek kabul edilebilir bir şey değil. Zaten milletimiz büyük tepki gösterdi, biz de tepkimizi çeşitli vesilelerle gösterdik. Yani gönül isterdi ki hiç kimse bu tür yorumlarla milletimizi rahatsız etmesin."Toplantıya, medya temsilcilerinin yanı sıra Dini Yayınlar Genel Müdürü Doç. Dr. Fatih Kurt ve İstanbul İl Müftüsü Prof. Dr. Safi Arpaguş da katıldı. Anadolu Ajansı web sitesinde, AA Haber Akış Sistemi HAS üzerinden abonelere sunulan haberler, özetlenerek yayımlanmaktadır. Abonelik için lütfen iletişime geçiniz.

diyanet insan kaynakları kurum dışı