🌙 Rome Total War 2 Inceleme

Morevideos with GAMES vs GAMES: http://bit.ly/GAMES-vs-GAMES★Buy Total War: ROME REMASTERED https://www.g2a.com/n/buy-tw-rome-remastered★Buy Total War: ROME Nextto the province overview panel is the details tab, clicking this will reveal a more in-depth look at the province. Here, you can see the current wealth and income of a city, as well as how slaves are affecting your empire. Below that you can see the corruption levels, this will grow with your empire reducing your income over time. Public Justgot into the total war series with Rome total war 2 was wondering which faction is best for a mostly naval play through? Athens or Syracuse, probably. Honestly as long as it's not a barbarian faction (Gauls, Germans, Britons, steppe nomads) you're good. Carthage, Syracuse, Athens or Egypt. Egypt has the biggest ships, Carthage has the best Principes Wealthy, older Roman citizens, the principes are a heavy infantry force. During the 4th century BC the Romans abandoned the phalanx in favour of armies consisting chiefly of hastati, principes and triarii. These were deployed in maniples: compact blocks of men, arranged in a checkerboard formation. TotalWar serilerinin en sonuncu halkası olan Empire Total War, önceki oyunların aksine yakın tarihi konu almıyor. Diğer yandan Rome: Total War kadar eskiye de dayanmıyor. Empire: Total War'ın konusu 18. yüzyıl olacak ve Fransız devrimini, Amerika'nın bağımsızlık savaşını bizlerin oynama fırsatı verecek. Here is a list of all of the Rome 2 DLC released to date: Blood & Gore. Nomadic Tribes Culture Pack. Greek States Culture Pack. Hannibal at the Gates Campaign Pack. Caesar in Gaul Campaign Pack TWRII is a strategy game for PC, developed by The Creative Assembly and published by Sega. It is the eighth standalone title in the Total War™ series and a successor to the 2004 game Rome: Total War. Set in the years 272 BC–28 AD, Rome 2 provides a detailed and period-accurate portrayal of each culture present in the game. HelloAnd Welcome i present Total War Rome II Beta Key Generator For Free 100% works.Here is our brand new keygen and crack to TOTAL WAR ROME II game.With this Total War Rome II keygen and crack you can play the full game! for free. Instrucions: 1 Run Total War Rome II Beta Key Generator. 2 Click on the button generate. 3 Copy the generated key. Here’s what the famous Egyptian OP build looks like: General Type: Commander. 1 x Hellenic Royal Guard General Unit. 4/5 x Hellenic Royal Guards. 5/6 x Galatian Royal Guards. This is powerful Total War: Rome II [Full PC Version] [2013] and KeyGen - Download Here : TotalWar: Rome II Video İnceleme. 26 Eylül 2013 Gökhan Yılmaz 69 İzlenme Sayısı: 48182 Video süresi: 11:15 Video İnceleme. DİĞER BÖLÜMLER. Total War: ROME II - Emperor Edition. Store | Hub. 3315 playing . 6286 24-hour peak 118240 all-time peak Compare with others Month Avg. Players Gain % Gain Peak UNVFs. 1 Ve sonunda beklenen an da geldi. 2012’deki Gamescom’dan beri merakla beklediğimiz Total War Rome 2 için sayılı saatler kala yazıyorum bu incelemeyi. Her ne kadar Total War serisinde çağından ötürü Medieval’lar benim favorim olsa da Rome’un da güzelliğini hiç bir şekilde reddedemem elbette. Üstelik artık yeni nesil Total War oyunun en üst düzey bireyi olan Rome 2 bizlere pek çok yenilikle geliyor. Empire ile adeta farklı döneme geçen Total War serisinde Shogun 2 teknik açıdan tam bir dönüm noktası olarak görülebilir ancak Shogun çok kapalı bir kültür ve temadan oluştuğu için hayran kitlesi diğer TW oyunlarına nazaran daha azdı o yüzden belki de yeterli ilgiyi alamadı. Creative Assembly’e de konu hakkındaki ilk sorum “Neden bu yeni hali için ilk önce Shogun’u seçtiniz?” olmuştu. Yapımcılar ise bize Shogun’un hem coğrafi hem de kültürel açıdan daha sınırılı ve kolay olduğunu belirtip “Kendimizi bunun üzerinde deneyerek Rome 2 için en iyinin ne olacağına ve nasıl olacağına karar verdik” demişlerdi. Oyunu gördükten sonra siz de fark edeceksiniz ki bu oldukça doğru bir karar olmuş. Total War hayranı olup da Shogun 2’yi çok sevmeyen ya da kısa zamanda sıkılanlar açıkçası meraklanmasın nitekim Rome 2 ile Shogun 2 arasında bir hayli fark var. ​​​ İlk ara başlık ve yeni ara yüz Oyunun tutorial bölümünü mutlaka oynamanızı tavsiye ederim. Üç bölümden oluşan tutorial sizlere hem harita tarafını hem de savaş tarafını detaylı bir şekilde anlatıyor. Üstelik oldukça da uzun süren bir tutorial ile de karşı karşıyayız. Nitekim bir bölüm 3-4 saatinizi alabiliyor. İlk önce yeni oyunun arayüzünden başlayalım. İlk campaing’inizi açtığınızda arayüzde görsel değişimleri hemen fark edeceksiniz. Sol üst köşede menü, chat, oldukça geniş ve özenle hazırlanmış bir Rome 2 ansiklopedisi ve advisor tuşları bulunuyor. Bunun yanında advisor’ınız da size bu kısımdan tavsiye veriyor. Sol alt köşede ise seçtiğiniz bölge hakkında genel bilgiler yer alıyor. Alt taraftaki sağ sol okları ile de kontrol ettiğiniz şehirlerin bulunduğu province’lar arasında hızlıca geçiş yapabiliyoruz. Alt kısmın ortası bizim kontrol odamız niteliğinde. Yapacağımız aksiyonların çoğunu buradan gerçekleştiriyoruz. En baştaki gri kısım bölgelere uygulayacağınız edict’leri gösteriyor. Bunları aktif hale getirebilmek için o bölgedeki tüm şehirlerin sizin olması lazım. Sonrasında ise province’in genel görünüşü, province’in detayları, yeni general veya donanma yaratma ve ajan yaratma bulunuyor tuşları bulunuyor. Orta kısımdaki tuş ise seçtiğiniz fraksiyon ile ilgili bütün bilgiler yer alıyor. Kaç aile ya da beylikten oluştuğundan ordularınızın sayısına, etki seviyenize, diğer ailelerin ülke yönetimindeki söz sahiplik payına, kazandığınız kaybettiğiniz savaşların kayıtlarına ve genel olarak oyndaki istatistiklerinize ulaşabiliyorsunuz. Sağ taraftaki dörtlü düğmeden ilki görevler. TW’deki görev alamalar burada da devam ediyor. Bu tuş ile elinizdeki ana ve bonus görevlerin hepsini görebiliyorsunuz. Sonrasında ise ekonomi tabı gözüküyor ki onu aşağıda detaylı olarak anlattım zaten. Onun yanında teknoloji ve diplomasi düğmelerini görüyoruz Onları da ilgili bölümlerde detaylandırdım. Son olarak sağ alt köşede mini haritamızı üzerinde olaylarla ilgili mesaj bölümünü, elinzideki güçlerin toplam bilgilerini, içinde bulunduğunuz province’ları ve hakkındaki genel bilgileri ve o ana kadar iletişim kurduğunuz fraksiyonları görebiliyorsunuz. Haritanın altında ise elinizdeki parayı, bir sonraki turn’de kazanma ihitmaliniz olan parayı, yiyecek üretimi ve stoğunuzu ve oyunun tarihini görebiliyorsunuz. 14 Ekim 2013 Pazartesi tarihinde no way tarafından yazıldı. Yazar UsluYel Tarih 0733 Kategori Total War Rome 2 İndir Yorum Yap Ve en nihayetinde beklenilen an da geldi. 2012’deki Gamescom’dan beri hevesle beklediğimiz Total War Rome 2 için sasenesi saatler kala yazıyorum bu çok inceleme ile ilgiliyi. Her ne kadar Total War hızlısinde çağından ötürü Medieval’lar benim favorim olsa da Rome’un da mükemmelliğini hiç bir şekilde reddedemem elbette. Üstelik artık yeni nesil Total War oyunun en üst düzey bireyi olan Rome 2 bizlere pek çok yenilikle ile sanki değişik dehemmiyete geçen Total War hızlısinde Shogun 2 tekniksel açıdan ve görüntü bakımından açıdan tam bir dönüm noktası olarak görülebilir ancak Shogun çok kapalı bir kültür ve temadan oluştuğu için hayran kitlesi diğer TW oyunlarına göre daha azdı o yüzden belki de yeterli ilgiyi alamadı. Creative Assembly’e de konu hakkındaki ilk sorum “Neden bu yeni hali için ilk önce Shogun’u seçtiniz?” olmuştu. Yapımcılar ise bize Shogun’un hem coğrafi hem de kültürel açıdan daha sınırılı ve kolay olabileceğinu belirtip “Kendimizi bunun üzerinde deneyerek Rome 2 için iyinin ne bulunacağına ve nasıl bulunacağına karar verdik” demişlerdi. Oyunu gördükten en sonra siz de fark edeceksiniz ki bu oldukça doğru bir karar War hayranı olup da Shogun 2’yi çok sevmeyen veyahut kısa vakitte sıkılanlar açıkçası heveslenmasın nitekim Rome 2 ile Shogun 2 içinde bir hayli fark War Rome 2İlk ara başlık ve yeni ara yüzOyunun tutorial bölümünü yüzde yüz oynamanızı tavsiye ederim. Üç bölümden oluşan tutorial sizlere hem harita tarafını hem de savaş tarafını ayrıntılı bir şekilde anlatıyor. Üstelik oldukça da çok uzun bir suren bir tutorial ile de karşı karşıyayız. Nitekim bir bölüm 3-4 saatinizi önce yeni oyunun görünümünden başlayalım. İlk campaing’inizi açtığınızda arayüzde görsel değişimleri hemen fark üst köşede menü, chat, oldukça geniş ve özenle hazırlanmış bir Rome 2 ansiklopedisi ve advisor tuşları bulunur. Bunun tarafında advisor’ınız da size bu kısımdan tavsiye vermeye devam ediyor. Sol alt köşede ise seçtiğiniz bölge hakkında genel bilgiler kullanıldığı bilinmektedir. Alt taraftaki sağ sol okları ile de kontrol ettiğiniz iller ve şehirlerin bulunduğu provçok ince’lar içinde hızlıca geçiş yapabiliruz. Alt kısmın ortası bizim kontrol odamız niteliğinde. Yapacağımız tersyonların çoğunu buradan gerçekleştiriyoruz. En baştaki gri kısım bölgelere uygulayacağınız edict’leri gösteriyor. Bunları etkin hale getirebilmek için o bölgedeki tüm iller ve şehirlerin sizin olması gerek. en sonrasında ise provçok ince’in genel görünüşü, provçok ince’in detayları, yeni general veya donanma yaratma ve ajan yaratma bulunur tuşları bulunur. Orta kısımdaki tuş ise seçtiğiniz frtersyon ile ilgili bütün bilgiler kullanıldığı bilinmektedir. Kaç aile veyahut beylikten oluştuğundan silahlı güçlerinizın sayısına, etki levelnize, diğer ailelerin ülke yönetimindeki söz sahip olması beklenilenlik payına, kazandığınız kaybettiğiniz savaşların kayıtlarına ve genel olarak oyndaki istatistiklerinize ulaşabiliyorsunuz. Sağ taraftaki dörtlü düğmeden ilki görevler. TW’deki görev alamalar burada da devam etmektedir. Bu tuş ile elinizdeki ana ve bonus görevlerin hepsini görebiliyorsunuz. en sonrasında ise ekonomi tabı gözüküyor ki onu aşağıda ayrıntılı olarak anlattım zaten. Onun tarafında teknoloji ve diplomasi düğmelerini görebiliyoruz Onları da ilgili bölümlerde detaylandırdım. en son olarak sağ alt köşede mini haritamızı üzerinde olaylarla ilgili mesaj bölümünü, elinzideki güçlerin toplam bilgilerini, içinde bulunduğunuz provçok ince’ları ve hakkındaki genel bilgileri ve o ana kadar iletişim kurduğunuz frtersyonları görebiliyorsunuz. Haritanın içinde ise elinizdeki moneyyı, bir en sonraki turn’de kazanma ihitmaliniz olan moneyyı, yiyecek üretimi ve stoğunuzu ve oyunun tarihini görebiliyorsunuz. Paylaş Facebook Twitter Google Plus Pinterest Tumblr Buna benzer diğer yazılar İncelemenin Total War Three Kingdoms görseline kadar olan ilk bölümü Total War serisiyle olan geçmişime ve eski Total War oyunlarının benim için öne çıkan unsurlarına yönelik. Dilerseniz bu kısmı atlayarak görselin altından okumaya başlayıp oyunun incelemesine geçebilirsiniz. Total War serisine 2002’de çıkışını gerçekleştirmiş Medieval Total War ile başladım. Medieval’ın ortaçağın karanlığını yansıtan arayüz unsurları ve kimi zaman ürkütücü keskinlikteki ses efektleri hala aklımda. Rome Total War belki de günümüzdeki Total War formülüne ulaşılmasında en radikal adımların atıldığı oyun oldu. Artık haritanın her noktasında ordularımızı konuşlandırabiliyor, yollar inşa edebiliyor, pusu kurabiliyor, kaleler ve gözetleme kuleleri inşa edebiliyorduk. Medieval II hala birçok Total War oyuncusu için serinin en iyi oyunu. Medieval II’yi benim için özel kılan noktalardan birisi tek oyunculu modda sunduğu tecrübelerin yanı sıra hotseat sistemiyle oyuncular arasında rol yapma ve rekabet etme unsurunu mümkün kılmış olmasıydı. Total War’ın belki de o zamana kadarki en hırslı oyunu olan Empire Total War sunduğu harita genişliği, bir Total War oyunu için olağanüstü ayrıntılı bir ticaret sistemi, yeni eyalet ve bu eyaletlerin içinde nüfusa bağlı olarak oluşabilen şehirlerle, yönetim biçimi değişikliklerini olası kılmasıyla benim gözümde özel bir yer edinmişti. Empire’ın ardından daha sonraları Rome – Attila arasında tekrarlanacak şekilde “ana oyun sonrası bu oyundan aslında çok da farklı olmayan ana oyun” olarak Napoleon çıkmıştı. Rome II belki de seride ilk Rome gibi “Total War oyunlarının yeni jenerasyonuna” atılan bir adım özelliği taşısa da, özellikle çıkışı itibariyle çoğu oyuncu tarafından sahip olduğu hatalar, kasma problemleri ve meşhur ön sipariş bonusu olarak oyun çıkmadan oyunun DLC’sinin duyurulması olayıyla eleştirildiğini hatırlıyorum. Benim de Total War serisinden uzaklaşmam ve biraz daha Europa Universalis ve Crusader Kings serisi başta olmak üzere Paradox oyunlarına yaklaşmam bu dönemlerde gerçekleşmişti. Bir süre sonra Total War serisinin zamanında hakkını veremediğimi düşündüğüm oyunlarına geri dönerek Shogun 2, Rome II ve Attila’yı denedim, Warhammer’ı tecrübe ettim. Bu oyunlardan Strategyturk’te çeşitli rehberler oluşturdum. Shogun 2 ve Rome II tüm senaryolarını en az bir kere tamamladığım, oyuncuya sunduğu tecrübe itibariyle başarılı bulduğum oyunlar. Warhammer’la birlikte Total War formülü “ülke tabanlı sistemden lord tabanlı sisteme geçişin” ilk adımını attı. Bu oyunlar her ne kadar Total War formülünde isabetli ve bir o kadar da enteresan değişiklikler barındırsa da, oyunlarda hikayeye önem veren ve rol yapma unsurlarını önemli bulan biri olarak tarihsel olmamasından ziyade, kişisel olarak ilgi çekici bulmadığım bir fantastik evreni baz almasıyla beni çok fazla kendisine bağlamayı başaramadı. Strateji tarihinde Total War, uzun soluklu bir serüvene ve bu zaman içerisinde bu serüvende yeni adımlar atılmış, ilerlemeler katedilmiş, değişiklikler yapılmış bir formüle sahip. 23 Mayıs’ta çıkacak olan Total War Three Kingdoms, Total War’ın Attila’dan tam 4 yıl sonra çıkarttığı ilk ana tarihsel oyunu olacak. Bu noktada geçen sene çıkan Thrones of Britannianın bir ana oyun olmadığını ve Total War’ın “Saga” formülü içerisinde ürettiği temeli ana oyunlara dayanan yan oyunlar şeklinde olduğunu hatırlatmakta fayda var. Bu incelemede sizler için Total War Three Kingdoms’ın Total War formülü üzerindeki değişikliklerini, bu değişikliklerin sonuçlarını ve ortaya çıkan genel tabloyu değerlendireceğim. Karakter Savaşları Warhammer oyunlarında temeli atılan karakter sistemi Total War Three Kingdoms ile gerçek potansiyeline erişmiş durumda. Öyle ki oyuna başlarken önceki Total War oyunlarında “ülke seçme ekranı” olarak hatırladığımız ekran artık bir dövüş oyununu andırır biçimde “karakter seçme ekranına” dönüşmüş. Karakter odaklı tasarım felsefesi oyunun birçok yönünde daha önce hiçbir Total War oyununda karşılaşmadığımız ilginçliklerin yaşanabilmesini sağlamış. Örneğin komşu topraklara hükmeden bir “ülkeyle” aranız iyi olabilir, ancak Three Kingdoms’ta farketmeniz gereken şey o ülkeyle değil, komşu lordla aranız iyi ve bu lordun başına bir şey gelirse, pek babasına çekmemiş, sizle zıt özelliklere sahip bir varisin ülkenin başına geçmesi bir anda ilişkilerin altüst olmasıyla sonuçlanabilir. Bu durum özellikle eski Total War oyunlarının karşılaştığı problemlerden biri olan bağımsız olabilecek ülke sayısının kısıtlı olması problemine de çözüm üretiyor. Herhangi bir generaliniz kendince haklı sebeplere sahip olduğu müddetçe bağımsızlığını ilan edip kendi ismi üzerinden kendi ülkesini kurabiliyor. Tabi ki bu noktada oyunun temasından bahsetmek gerek. Seçtiğimiz karakterler Çin’in Üç Krallık döneminin önde gelen savaş lordları. Bu da meseleyi oyunun belki konsept itibariyle oyuncuyu zorlayabileceği ilk noktaya getiriyor. Geçtiğimiz günlerde incelemesini paylaştığımız Imperator Rome gibi, eğer bu döneme dair daha önceden bilgi sahibi değilseniz Three Kingdoms’ı oynarken çok sayıda yeni isim duyacak ve bir süre bu isimleri öğrenme ve alışma devresi geçireceksiniz. Oyunun hikayesi Luo Guanzhong’un Üç Krallık Serüvenine dayanıyor. Bu serüvende Han İmparatorluğunun çöküşüyle birlikte yerel savaş lordlarının birbirleriyle girdiği mücadele, bu mücadele sonrasında Wei, Shu ve Wu olmak üzere kurulan 3 krallık dönemi anlatılıyor. Burada bilinmesi gereken husus Luo Guanzhong tarafından kaleme alınmış hikayenin birtakım efsanevi parçalar ve gerçekten varolduğuna dair delil bulunmayan karakterler barındırması. Total War’ın Shogun serisi için de geçerli olmak üzere oyunun dönemine ve coğrafyasına duyduğunuz ilgi genel olarak oyunu nasıl değerlendirdiğiniz üzerinde etkili olabilir. Buradaki talihsizliklerden birisi birçok karakterin aynı ailede veya basitçe birbirlerinin yeğeni olmaları sebebiyle birbirine çok benzeyen isimlere sahip olması Yuan Shu, Yuan Shao, Huang Shao, Liu Bei, Liu Biao. Bunlar oyunun başlangıcında seçilebilir 11 lordun 5’i. Neyse ki oyunun arayüzünde karakter portrelerinin yoğunluğu bu şekilde isim karıştırılmasını minimize edecek seviyede. Oyunda karakterler 4 kategoriye ayrılmış durumda, Tiran Dong Zhuo’ya karşı kurulan koalisyon üyeleri, Han İmparatorluğunun valileri, kuzeydeki Kara Dağ bölgesini evi kabul etmiş haydutlar ve Sarı Sarıklı isyanı. Toplamda 11 lord bulunuyor, eğer oyunu ön sipariş ettiyseniz 3 ek Sarı Sarıklı liderine erişebiliyorsunuz, eğer Dong Zhuo’yu savaş alanında yenerseniz veya kendinizi bir başka karakterle imparator ilan ederseniz oynanabilir karakter olarak Dong Zhuo’yu açıyorsunuz. Oyunda birçok karakterin eylemlerde kullanabileceği, kişiliğini yansıtan özellikleri mevcut. Örneğin yeni oyuncular için önerilen lord olan Cao Cao “Güvenilirlik” adı verilen bir bara sahip. Buradaki puanı harcayarak diğer lordların birbirleriyle veya kendisiyle olan ilişkilerini güçlendirebiliyor veya zayıflatabiliyorsunuz. 75 puana sahipseniz iki ülke arasında savaş dahi başlatabiliyorsunuz. Böylelikle bir kukla ustası gibi haritadaki farklı piyonları manipule ederek bir oynayış takip edebiliyorsunuz. Oyunda her generalin Öncü, Komutan, Stratejist, Şampiyon gibi bir sınıfı mevcut. Bunlar generalin özelliklerini belirtmesinin yanı sıra örneğin Şampiyonlar düello ustası General olarak üretebileceğiniz birlikler de bu sınıfa göre değişiklik gösteriyor. Warhammer’a benzer bir biçimde generalinize silah, zırh, binek vb. unsurlar verebiliyorsunuz. Bu unsurlar savaş sonucunda ele geçirilebilir olmalarının yanı sıra yeni diplomasi sisteminde müzakerelerde kullanılabilen öğeler olmaları neticesinde önemli bir yere sahip. Yenilenmiş Diplomasi Sistemi Yıllar boyunca Medieval 2’de bir önceki tur müttefik olduğu ülkeden savaş ilanı almış, Empire’da düşmanın son şehri kuşatma altındayken vasal yapma teklifi reddedilmiş, Shogun 2’de özgürleştirdiği ülke tarafından savaş ilanı yemiş bir oyuncu olarak benim için Three Kingdoms’taki en güzel değişiklikler diplomasi kısmında. Total War serisinin bu zamana kadar bu alandaki zaafları dile getirildiğinde genel olarak oyunun savaş temalı bir oyun olduğu ön plana çıkartılır, ismine atıfta bulunulur. Ben böyle düşünmüyorum. Total War ülke yönetiminin de, ekonominin de, ticaretin de, casusluğun da, diplomasinin de en derin ve en isabetli bir biçimde yansıtılabileceği bir seri. Diplomasi alanında yapılan değişiklikler doğrultusunda Paradox oyunlarındaki diplomasiyi andırır bir biçimde artık matematiksel olarak denklemi görebiliyorsunuz. Bir ittifak teklif ettiğinizde, yine teker teker incelenebilir çeşitli etkenler doğrultusunda diğer lordun bu ittifaka nasıl baktığını ve ne seviyede bir değer biçtiğini oyun size sunuyor. Böylelikle karşınzdaki lord bu ittifaka dünden razıysa, bu ittifak karşılığında bir şeyler talep edebiliyorsunuz. Eğer razı değilse, oyun neden razı olmadığını ve daha da önemlisi “ne kadar” razı olmadığını size sunuyor. Fikrini değiştirmek üzere ittifak karşılığında yine her birinin matematiksel değerini görebildiğiniz unsurları kullanabiliyorsunuz. Bu durum diplomasinin çok daha “oyuncu dostu” olmasını ve oyun içerisindeki eşyalardan kılıçlara, yardımcı karakterlerden diğer tüm unsurlara kadar birçok oyun unsurunun daha anlamlı olmasını sağlıyor. Warhammer’da bu sayı 10 civarıyken, Three Kingdoms’ta farklı şartlar altında kullanabileceğiniz yaklaşık 40 farklı diplomatik eylem bulunuyor. Bunların her birini oyunun haritasını manipule edebileceğiniz, savaşmanın dışında buralarla etkileşime girmenize olanak tanıyan bir araç olarak görmek mümkün. Tıpkı serinin önceki oyunlarında da olduğu gibi itibarınızın diplomaside önemi büyük. Etkileşimlerin artmasıyla birlikte oyun içerisinde artık müttefiğinize savaş açmak dışında itibarınızı zedeleyebilecek çok daha fazla yol var, örneğin vasalınız durumundaki bir ülkeye özerklik garantisi vererek onları asla ülkenize katmayacağınızın sözünü verebiliyorsunuz. Çeşitli şeyleri elde etmek pahasına bu sözü verdikten sonra o ülkenin topraklarını ülkenize katmanız tüm lordların gözündeki itibarınızı negatif etkiliyor. Oyun Modları, Olaylar ve İkilemler Bu raddede oyunun sahip olduğu 2 moddan bahsetmekte fayda var. Oyunun Türkçe çevirisinde Serüven ve Kayıtlar olarak isimlendirilen bu 2 mod ilk duyurulduğunda bende bir şüphe hissi yaratmıştı ve yıllardır beklenen tarihsel Total War oyununun aslında çok da tarihsel olmayabileceğini düşündürmüştü. Serüven modunda biraz daha masalsı bir oyun oynuyoruz, lordlarımız tek başına muharebe alanının kaderini belirleyebiliyor. Oyun içerisinde Dong Zhuo’nun Lü Bu ile olan ilişkisi gibi birçok unsur oyunu hangi modda oynadığınıza göre değişiklik gösterebiliyor. Eğer Kayıtlar modunda oynuyorsanız oyun biraz daha “tarihsel” Total War oyunlarını andırıyor, generalleriniz normal bir insanmış gibi koruma birliklerine sahip bir biçimde hareket ediyorlar ve muharebe alanında taktik ve manevra daha ön plana çıkıyor. Thrones of Britannia incelemesinde de benzer bir husustan kısaca bahsetmiştim, ancak bu durum Three Kingdoms için daha sert bir biçimde geçerli. Oyunun Türkçe çevirisinde ciddi sıkıntılar söz konusu. Bazı noktalarda bu durum basitçe oyunu görmeden, çevirilen unsurun oyunun neresinde olduğunun bilinmemesi sebebiyle gerçekleşmiş anlaşılabilir hatalar gibi görünse de, bazı noktalarda oyuncuyu yanıltabilen ifadeler ve hatalı terimler mevcut. Oyunda her karakterin çeşitli şartlar sağlandığında karşısına gelen bir başlangıç ikilemi var. Lordların bu ikilemlerde verdiği kararların farklılığı bir bakıma oyunun “sandbox” doğasını güçlendirmeyi ve yönlendirmeyi amaçlıyor. Bir oyunda Sun Jian İmparatorluk mührünü Liu Biao’ya vermeyi kabul edip onla ilişkileri güçlü tutarken, diğer bir oyunda mührü vermeyi reddetmesi Sun Jian ile Yuan Shu’yu yaklaştırabiliyor. Bu da bir bakıma “yönlendirmeli” alternatif senaryoların oluşmasını sağlıyor. Olaylar ve görevler oyunun içerisine çok güzel bir şekilde pekiştirilmiş, oyunun devasa haritası içerisinde kaybolabilen ve ne yapması gerektiğinde karar veremeyen oyuncular için sürekli bir hedef ve amaç oluşturma görevi görüyor. Oyunun övülebilecek bir diğer noktalarından birisi şüphesiz ki arayüzü. Yükleme ekranlarında oyunun konu aldığı döneme dair verilen bilgilerden, karakterlerin birbirleriyle olan ilişkilerinin yansıtılış şeklinde kadar oyun görsel olarak doyurucu bir arayüze sahip. Ordular, Reformlar ve Casusluk Oyunda generallerin ordularında yer verebilecekleri birlikler bağlı olunan ülkeye, generalin sınıfına, imparator olup olmadığına ve açtıkları bazı reformlara göre değişiklikler gösteriyor. Her generalin yanına 6 birim yerleştirebiliyorsunuz, ancak bir orduda birden fazla general bulunabiliyor, bu da meseleyi tekrardan karakter ilişkilerine getiriyor. Bir orduda birlikte hareket etmek üzere birbiriyle anlaşmakta sıkıntı yaşayan generallere sahip olmaktansa birbiriyle özellikleri uyuşan, kötü geçmişe sahip olmayan kişileri seçmeniz lehinize. Generallerin koruma birlikleri yok edilemiyorlar, işleyiş savaş alanında sıfırlanan birliklerin birkaç tur sonra küçük bir miktarda da olsa geri dönmeleri üzerine. Bu durum yeni birlik üretirken de geçerli. Thrones of Britannia’da da aynısını gördüğümüz bu sistem kabaca tek bir turda binlerce asker çıkartmanızı imkansız hale getirmeyi amaçlıyor. Ürettiğiniz birlikler ilk olarak az sayıda asker barındırıp, zaman içerisinde doluyorlar. Öte yandan generalin öldürülmesi durumunda tüm koruma birliği ortadan kaldırılıyor. Oyunda teknoloji ağacı görevi gören reform sistemi arayüz itibariyle bir sanat eseri olsa da, Thrones of Britannia’da uygulanmış ve isabetli bulduğum teknoloji sistemine biraz daha benzeyebilirdi diye düşünüyorum. Thrones of Britannia’da okçularınızı güçlendiren bir teknoloji açabilmek için ilk olarak belli bir miktarda okçu birimi üretmiş olmanız gerekiyor. Teknoloji sadece “binaya sahip olma şartıyla” değil, oynanış itibariyle oyunla iç içe olması gereken bir sistem. Geniş nehirler seyahat amaçlı kullanılabiliyor, ancak oyunda herhangi bir deniz savaşı mevcut değil. Hem dönem itibariyle hem de Çin’in coğrafi yapısı bu durumun büyük bir eksiklik olarak öne çıkmamasını sağlıyor. Oyunun Total War formülünde karakter odaklı olması ve diplomasi alanındaki değişikliklerin yanı sıra yaptığı en büyük ilerleme casusluk alanında. Oyunda özellikle reformların casuslukta büyük önemi söz konusu. Oyunda işe alınabilir karakterlerin arasına esasında sizin için çalışan adamlarınızı yerleştirerek diğer ülkelerin saraylarına veya askeriyesine sızabiliyor, bu ülkelerde casus ağı oluşturabiliyorsunuz. Gönderdiğiniz casus kişilik özelliklerine ve ilişkilerine göre taraf değiştirebiliyor. Oyunda tıpkı diplomatik eylemlerin bolluğu gibi casus eylemlerinde de bolluk var. Hangi casusun ne gibi eylemlerde bulunabileceği, casusunuzun diğer ülkede hangi konumda yer aldığına göre değişiklikler gösteriyor. Örneğin bir başka ülkede vali konumuna gelmiş bir casusunuza yaptırabileceğiniz eylemlerle, bir başka ülkede general olan casusunuza yaptırabileceğiniz eylemler farklı. Bunları yaptırırken 2 kaynağınız mevcut Casus Ağı ve Gizlilik. Casusun gizlilik seviyesi ülkedeki sahte kimliğinin sağlamlığını ifade ediyor ve Casus Ağından farklı olarak her casus için farklı bir değere sahip. Sarayda yer alan casuslarınızla bir diğer ülkenin ticaretini baltalayabilir, eşya çalmaya çalışabilir, herhangi bir generali ülkeye karşı kışkırtabilirken, generallik elde etmiş bir casusla düşman ordusunu zehirlemeye çalışabilir, vali olan bir casusla kuşatma altındaki bir şehirde kapıların açılmasını sağlayabilirsiniz. Tüm bu casusluk sistemi sadece sizin yapabilecekleriniz itibariyle değil, size yapılabilecekler itibariyle de oyunda önem sarfediyor. Ülkede hızlı yükselen isimlerden genç ancak yetenekli bir valiniz hiç beklemediğiniz anda kuşatılan şehrin kapılarını işgalcilere açabilir. Bu gibi olayların önüne geçmek için her karakterin arayüzünde daha önce kimin hizmetinde olduğuna yönelik bilgi veren kısım önem sarfediyor. Üç Krallık Total War Three Kingdoms esasında Warhammer serisiyle başlayan Total War’ın ülke bazlı sistemden karakter bazlı sisteme geçişinde tamamlayıcı, bu formülü potansiyeline ulaştırmış bir oyun olarak ön plana çıkıyor. Karakterlerin birbirleriyle olan ilişki dinamiği daha önceki Total War oyunlarında sadece orduya bonus almak gibi hususlarda anlam ifade eden karakter özelliklerinden tutun da valiliklere, general atamalarına kadar birçok zayıf kalan mekanikte güçlendirici bir etkiye sahip olmuş. Bu kapsamda Three Kingdoms üzerinde tartışılabilecek bir husus, her ne kadar karakterlere inildiğinde birbiriyle müthiş farklılıklara sahip lordlardan bahsedebiliyor olsak da oyunun konseptinin kültürel olarak, ülke olarak, din olarak farklılıklar ve dolayısıyla bu farklılıklara bağlı bir çatışma ortamı sunamıyor olması. Eski Total War oyunlarında hatırlayacaksınızdır bir ülke kültürel güçlü mızraklı birimlere sahipken, bir başka ülke atlı okçularla ortalığı kasıp kavurabilir. En sevilen Total War oyunlarından biri olan Medieval 2’nin en heyecanlı mekanikleri haçlı seferleri ve Moğol istilalarıydı. Three Kingdoms bu tarz farklılıklara ve heyecanlara sahip değil, çünkü oyunun konsepti buna müsait değil. Three Kingdoms’ın birçok artısı kadar birçok eksisi de konseptinden kaynaklı. Ortada gerçek anlamda dopdolu ve kaliteli bir oyun olsa da, bu tarz konu itibariyle yabancı kalabilen oyunlarda her zaman “bu dönem, bu coğrafya ilgimi çekiyor mu?” sorusuna verdiğiniz yanıt önem sarfediyor. Oyunun dönemine dair duyduğunuz yüksek ilgi oyundan normalden fazla keyif almanızla sonuçlanabileceği gibi, dönemi ve coğrafyayı ilgi çekici bulmamanız oyundan keyif almanızın önüne geçebilecek bir faktör. Artıları Karakter odaklı Total War tasarımının serinin önceki oyunlarında da mevcut birçok mekaniği güçlendirmesi. Geliştirilmiş diplomasi ve casusluk sistemi. Oyunun sunduğu genel 'doluluk ve tamlık' hissi, görevler. Modern ve kullanışlı arayüz. Eksileri İkilem sistemi kimi zaman kendinizi istemediğiniz yerlerde bulmanıza sebep olabiliyor. Oyun içerisinde gerçek anlamda kültürel, dini, ülke bazlı farklılıkların konsept itibariyle mümkün olmaması. Türkçe çeviri sıkıntıları. 9 Yazar Ali Alper Duman Yayın Direktörü Strategyturk Avrupa kıtası binlerce yıldır medeniyetlerin çatışmalarına, gövde gösterilerine ve yıkılışlarına tanık olmuştur. Rome Total War oyununu diğer strateji oyunlarından ayrı tutarım. En çok beklediğim strateji oyunları arasında olmuştur hep. Oyunun en güzel yönü karşımızda koskoca bir kıta ve fethedecek uçsuz bucaklar topraklar, ayak oyunları ile sarılmış bir diplomasi, bitmek bilmeyen isyanlar ve ülkeleri yıldıran, nüfusları kıran salgın hastalıklar. İşte bu şartlar altında sizden istenen iyi bir kumandan olmanız ve tüm bunların üstesinden gelebilmeniz. Tabii bununla da kalmıyor, ülke sınırların kadara genişleteceğimiz de bizim için çok önemli. Bu zor görevlerin altından kalkarken sizlere de yardımı dokunması açısından oyunun püf noktalarını, geliştirilmesi gereken stratejilerini, ekonomi, diplomasi, sağlık ve saldırı yönleriyle oyunu ele alıp sizlere yardımcı olmayı, oyundan maksimum zevk almanızı sağlamak istiyoruz. Oyun klasik ufak senaryolar ile başlıyor. Burada oyuna hakim olmanızı sağlayacak tüm detaylar veriliyor. Kontroller ve savaşlara alıştıktan sonra tüm diğer modlara ulaşabiliyorsunuz. Oyunda bir çok bölüm bulunuyor fakat bizi ilgilendiren kısmı Imperial Campaign ve strateji rehberimizi bunun üzerinden giderek oluşturacağız. Oyunda denge unsuru büyük önem taşıyor. Unutmayın her seçiş aynı zamanda bir vazgeçiştir ve kullanacağınız stratejiye göre hareket etmenizde fayda var. İsterseniz ekonomi üzerine eğilirsiniz ve işi baştan sıkı tutmuş olursunuz. İsterseniz savaş ruhunu canlandırıp bir seferden diğerine koşabilirsiniz. Oyunun başlarında farkları pek hissetmezsiniz ancak ülkeniz büyüdüğünde doğru orantılı olarak sorunlarda büyüyecek ve belli dönemlerde çığırından çıkacak. Ancak burada bir tavsiyede bulunabilirim. Oyunu öncelikle ekonomi daha sonra askeri güce dayalı temelli olarak kurdum ve şunu anladım. Kesinlikle sağlam bir ekonomiye ihtiyaç duyuyorsunuz. Ekonomi dengesini iyi kuranlar ileriki safhalarda askeri harcamalar ve diğer sorunlarla çok daha kolay baş edebilecekler. Ekonomiyi nasıl geliştireceğiniz sorusunun cevabı binalarda yatıyor. Halkınızı aç bırakmanız isyan etmelerine neden olacaktır ve bu sizin açınızdan hiç de iyi yüzden çiftlikler kurmaktan çekinmeyin. İhtiyaçlar hiyerarşisini göz önünde bulundurduğunuzda halkınızın öncelikle karnını doyurmasının gerekliliğini anlarsınız. Halkın karnı doyduktan sonra maneviyata yöneleceğinden halkınızı mutlu etmek için tapınaklar inşa etmeniz gerekecek. Bu tapınaklar aynı zamanda askeri açıdan da önem teşkil ediyor. Daha sonra önceliklerinizi belirleyin ve yollar, limanlar inşa etmeye devam edin. Tabii hepsinin sonrasında vergilerle uğraşacağınızı da küçük bir not olarak iliştirmekte fayda var. Ekonomi öncelikli koşulumuz, yalnız sadece ekonomiye yönelip savunma kısmını unutmanız sizlere pahalıya mal olabilir. İyi korunmayan bir ülke boy hedefi haline gelir. İlk etapta şehirlerinizi surlarla çevirin ve tepelerine okçularınızı dikin. Oyunda ekonominin önemini belirmiştim. O yüzden ekonomiye tüm ayrıntılarıyla değineceğim. Oyuna başladığınız gibi karşınıza çıkan ilk şey ekonomik gelişmeler olacak. Oyunda kısıtlı gelirinize karşı birçok gider grubunuz olacak. Bu giderlerinin büyük kısmını ordunuzun bakımı ve maaşları kaplıyor. Günümüz dünyası farklı mı? Güçlü bir ekonomi kurmak şart. İlk bölümün temel amacı dengeli giderek büyük bir ekonomik güç elde etmek. Vergilerin büyük önem teşkil ettiğini söylemiştim. Burada yine denge prensibini ön koşul olarak alarak, vergileri ilk etapta elimizden geldiğince düşük tutmaya çalışmalıyız. Bu şekilde nüfusumuzu belli bir seviyeye çıkarma şansına sahip oluyoruz. Nüfusu arttırmanın bir diğer yolu da köleleştirme ancak bunun dezavantajlarına ileride değineceğim. Halkın refah düzeyi ne kadar yüksek olursa o kadar büyürsünüz. Nüfus ve refah seviyesi burada iki altın anahtar. Bu şartları sağladıktan sonra vergilerle yavaş yavaş oynamaya başlayabilirsiniz. Mutlu mesut yaşayan halkınız abartmadığınız sürece pek ses etmeyecektir. Alternatifleri değerlendirip çok yönlü olabilmek oyunda başarının anahtarı tüm yöntemlerimizin yanına ticaret öğesini de eklemeliyiz. Limanlar ve deniz ticareti çok büyük bir gelir kaynağı teşkil edebiliyor. Deniz ticareti yaparken büyük adaları ele geçirmek ve işlerinizi buradan yürütmek önemli bir avantaj. Ancak unutulmaması gereken bir husus var. Ticaret için sağlam bir zemin ve altyapıya ihtiyaç duyarız. Burada iş diplomatlarımıza düşüyor. Anlaşmalar yapıldıktan sonra gerisi kolay. Diplomasi kısmı yavaş yavaş kendini göstermeye başlıyor. Tüm bu şartları yerine getirirseniz canlı bir deniz ticaretine ve gelişmiş bir ekonomiye sahip olabilirsiniz. Tarım, doğal kaynaklar ve diğer yatırımlar para girdisini ve akışını hızlandıracaktır. Oyunun püf noktası olarak değinebileceğimiz şehir planlamasına bir çok oyuncu dikkat etmiyor. Merkezi bir şehir halkınız için, kıyı şeridinde bir şehir ticaretiniz açısından yaralı olacaktır. Unutmayın ekonomide verilen açıklar birinci dereceden isyan sebebidir. İsyancılar ile başımız sürekli belada olacaktır. Ancak onları da önlemenin kolayı var. Askerlerimizi ülke dışına çıkarmalı ve şehri ele geçirmelerine izin vermeli daha sonra gelip hepsini öldürmemiz gerekiyor. Bu istemediğimiz bir durum, ancak oyun bizi buna mecbur ediyor. İsyanlar mutlak önlenmeli çünkü aksi durumda senatonun güvenini yavaş yavaş kaybediyoruz ve alacağımız yardımlar düşünülünce senatoyla iyi geçinmenin şart olduğunuz anlıyoruz. Güçlü bir ekonomi ve ordu bile tek başına yeterli olmuyor. Ülkeler arası ilişkiler ve diplomasi de oyunun can alıcı noktalarından. Oyunda diplomatlarımız sık sık diğer ülkelerin kapılarını aşındıracak. Bu ilişkiler hem ekonomide hem de çevremizde olan bitenler açısından oldukça önemli. Diplomasinin en önemli olduğu alan askeri alan. Güçlü ilişkileriniz sayesinde diğer ülkelerin generallerini yanınızda görebilirsiniz. Her şeyi savaş yoluyla halledemeyiz. Sadece ikna yoluyla bile yapabileceklerimizin sınırı yok. Ayrıca diplomasinin önemli bir kolu olan Casuslara değinmemek olmaz. Kısaca bizim için karşı taraf hakkında bilgi topluyor. Hazırlık yapma ve düşman hakkında malumat sahibi askeri gücü vs. olma açısından çok işe yarıyorlar. Oyunda baş etmeniz gereken sorunlardan bahsederken sağlık konusunda sizleri salgın hastalıklar karşısında uyarmıştım. Eğer kanalizasyon sisteminiz yoksa nüfusunuzu kıracak salgın hastalıklara hazırlıklı olun. Eminim kimse halkının gözünün önünden uçup gitmesini istemez. Sağlık durumuna önem verin ve önemlerinizi alın. Önlemlerin bununla sınırlı olduğunu sanıyorsanız yanlıyorsunuz. Aynı zamanda ülkenizin en iyi şekilde yönetilmesi gereklidir. İnsanların mutluluğu ve olası isyanların önlenmesi bu yolla gerçekleştirecektir. Ayrıca oyunda iyi yetişmiş bir komutanın önemi yadsınamaz. Bunun için akademiler kurmanız yeterli. Bu kadar önlemden ve altyapıdan sonra esas ve oyunun en zevkli kısmına geçiyoruz. Artık saldırılara başlıyoruz. Ordunuzun gücünü herkese gösterin ve korkulan bir dev haline gelin. Ordunuzun en önemli kısmını askerleriniz oluşturuyor. Askerleri elde etmenin çeşitli yolları var. Diplomasi sonucu, kışlalarınızda asker yetiştirerek, paralı askerler tutarak asker sahibi olabilirsiniz. Ayrıca iyi yetişmiş komutanlar ve generaliniz ordunuzun başarısında birinci etmen. Generalinizin olası ölümü savaşın kesin olarak kaybına neden oluyor. Birliklerinizin sıralanmasını ve saldırı çeşitlerini otomatik olarak belirleyebiliyorsunuz. Okçuların kullanımı çok önemli. Hem şehirleri savunurken, hem saldırırken çok işinize yarayacaklar. Okçularınızı ordunun arkasında tutmak ve ordunuzu gerektiği yerde rakipten saklamak sizi oyuna önde başlatacaktır. Askerlerinizin ve karşı ordunun özelliklerini mutlaka iyi bilmelisiniz. Yakın dövüşlerin çok çetin geçeceğini belirtmek isterim. Duvarları yıkmak istediğinizde yardımınıza mancınıklar yetişecektir ve ne kadar çetin olursa olsun savunma hattını yıkmanızı sağlayacaktır. Başarıya götürecek püf noktalar ! Köleleştirme Ele geçirdiğiniz şehirlerin insanlarını kullanıp nüfusunuzu genişletebilirsiniz yada kökten tümünü öldürüp olası isyanları engellemiş olursunuz. Karar sizin! İsyanları önlemek İsyanları önlemenin yolu belli; Halkınızı mutlu etmek. Şehir geliştirmek, düşük vergiler, her yere ulaşan su kanalları, arenalar halkınızı mutlu etmeye ufak sorunların birer isyan nedeni olabileceğini unutmayın. Ayrıca her şehrin mutlak yöneticisi bulunmalıdır. Aksi taktirde kısa sürede isyanlar baş gösterecektir. Komutanlar Ordunuzun her şeyi. Hatta savaşın seyri onların elinde. Bu yüzden dikkatli olun yıldızı düşük komutanlar ağır hezimetlere yol açabiliyor. Şehir yapısı Düzenli şehirler her zaman çok daha iyidir. Oynanışın karmaşıklığını önlemek ve hakimiyeti arttırmak için şehirlerin derli toplu olmasına özen gösterin. Şehrin kullanım alanlarını iyi belirleyin. Kıyı şeridini deniz ticareti için diğer kısımları askeri birlikleriniz için ayırabilirsiniz. Senato Senato bizlere belli görevler veriyor. Bu görevleri yerine getirmemiz senatonun güvenini kazanmamızı sağlıyor ve büyük önem teşkil ediyor. Ayrıca bu görevler yaptıkça kazanacağınız ödüller sizleri şevklendirecektir. Unutmayın Roma’ya sahip olabilmek için senatoyu arkanıza almanız gerekiyor! "Oyunun tarihi gerçeklerini ortaya çıkaran büyük bir mod var ben onunla oynuyorum" ROME TOTAL REALİSM Kurulum 1. Temiz Bir Rome Total War Üstüne Yamasını Yüklüyoruz. 2. Sonra Rome Total Realism Gold Versiyonunu İndiriyoruz. 3. İstersek Yamasını Ve Müzik Eklentisini De İndiriyoruz. 4. Sırasıyla Gold; Yaması ve Müzik Eklentisini Yüklüyoruz. Modun Getirdiği Yenilikler 1. Birçok Yeni Ünite 2. Daha Büyük Bir Harita 3. 4 Roma Devleti Yerine Tek Roma Devleti 4. Gerçekdışı Birimler Siliniyor 5. Yeni Ülkeler Oyuna Dahil Ediliyor 6. Savaşlar Daha Uzun Sürüyor Ve Daha Sayamadığım Birçok Özellik Ülkeler 1. Rebuplic of Rome 2. Gauls 3. Greeks 4. Republic Of Carthage 5. Selecuid Empire 6. Kingdom Of Macedon 7. Kingdom Of Parthia 8. Kingdom Of Pontus 9. Illyrians 10. Kingdom Of Armenia 11. Thracians 12. Kingdom Of Numidia 13. Sarmatians 14. Iberians 15. Bactrians 16. Ptolemaic Kingdom Fraksiyon Simgeleri Oyundan çok bir devlet yönetim similatörü bu yüzden şiddetle tavsiye ederim 1 Bazı firmalar vardır ki oyun dünyasına devrim niteliğinde yenilikler sunarak bu dünyanın daha zengin ve eğlenceli bir hal almasını sağlamıştır. Yakın zamanda oyun yapmayı bırakan LucasArts, her ne kadar şu anda çok büyük problemlerle karşı karşıya olsa da Team Bondi, Fahrenheit ve Heavy Rain’i bizlere sunan Quantic Dream ve tabii ki Creative Assembley gibi. Strateji oyunları çıkışından beridir gerçek zamanlı ve sıra tabanlı olmak üzere hep iki haliyle karşımıza çıkmıştı lakin 2000 yılına kadar kimse bu iki mekaniği tek bir oyunda birleştirme politikasını gerçekleştirmemişti. Bu iki mekaniği Shogun Total War’da o kadar güzel giydirmişlerdi ki hiçbir şekilde insanı rahatsız etmeyen bir oynanış sunuyordu bizlere. Strateji sevmeyenleri bilmem ama strateji hayranlarının aynı zamanda Total War hayranı olmasının sebebi de budur bence. Neyse bu kadar övgü yeter biraz da inceleme yazısına kalsın. O yüzden dikkatlerimizi hemen yeni CA oyunu Rome 2 Total War’a çevirelim ve firmanın yaptığı açıklamaları bir araya getirerek bizleri nelerin beklediğine dair bir ön bakış yapalım. Eski medeniyete yeni başlık Hiç şüphe yok ki Total War serisinin en sevilen oyunuydu Rome Total War. Elbette Medival ve Medival 2 de çok seviliyordu ancak Rome oyunu her zaman bizlere farklı bir hava veriyordu. Peki Rome 2 bizlere neler sunacak? Her şeyden önce geçtiğimiz haziranda Gamescom’da James Russell ile yaptığımız röpotajı hatırlayacak olursak değişen mekanikler, gelişen grafikler, vs. bir yanan Rome 2 Total War’ın en büyük özelliği oyundaki duygusal yan olacak. Her savaş bizlere ayrı bir duygu, her asker farklı bir tepki verecek yeni oyunda. ​​ Creative Assembley neredeyse yaptığı her röportaj ve her açıklamada bu özelliği vurgulayarak söylüyordu. Lakin bunun ne kadar iyi olduğunu ancak oyunun oynadığımızda anlayacağız o yüzden bu konuya şu an için çok fazla kafa patlatmaya gerek yok. Peki biz daha teknik detaylara girecek olursak neler söyleyebiliriz? Oyunun harita kısmındaki değişikliklerden ilki senaryo kısmında her bir turn’ün 1 yıl sürecek olması. İlk oyunda bu süre altı ay iken, Shogun 2’de bu süre mevsimlerle ölçülüyordu. Yani Shogun’da dört turn, Rome’da ise iki turn süren süreç Rome 2’de sadece tek turn’e inmiş durumda. Bu da oyundaki zamanın daha hızlı geçmesi demek. Lakin mevsim döngüsü unutulmuş değil 1 turn/1 yıl döngüsüne göre mevsim değişiklikleri boy gösterecek. Zaman demişken Rome 2, MÖ 275 - MÖ 264 yılları arasında bir tarihte başlayacak ve oyundaki campaing süresi yaklaşık 250-300 turn tutacak. Bu hemen aklınızda “Aman tanrım bu kadar kısa mı?” sorusunu getirebilir lakin merak etmeyin. Bu süre sadece oyunun size campaing görevleri verdiği toplam süre. Yani oyun MÖ 264 yılından sonrasında da devam edecek ancak artık görevler olmayacak. Harita kısmındaki bölgelerde de değişiklik mevcut. Artık en küçük bölge olan region’lar bir province olarak gruplandırılıyor. Her bir province tek bir noktadan yönetilecek ve altındaki region’lar bu yönetim merkezine rapor verecek. Bu şekilde oyundaki mikro yönetim mekaniği daha da kolaylaştırılmış olacak. Yani 50-60 tane region’ınız olduğunda hepsine tek tek girip yapmanız gerekenleri yapmak yerine bunları gruplar halinde kapsayan rakamı atıyorum 10 province’ı kontrol ederek işinizi daha basit ve hızlı bir şekilde halledebileceksiniz. Bu sistemin bir diğer özelliği ise bitmek bilmez kuşatma kısımlarından kurtulmak. Bu şekilde oyuncular kuşatacakları kaleye saldırmadan önce etraftaki ufak region’ları ele geçirecek bu şekilde kaldeki düşmanı, çıkıp oyuncu ile açık alanda savaşmaya zorlayacak. Buradan anladığımız ise; misal 6 region’a sahip bir province’ı ele geçirmeye çalıştığınızda diğer beş bölgeyi ele geçirdiğinizde province’ı ele geçirmemiş bile olsanız o bölgelerin kaynaklarından faydalanabileceksiniz. Bu da province sahibini, sizi kovmak için dışarı çıkmaya teşvik edecek.

rome total war 2 inceleme